Trafik Sorununa Alternatif Çözüm: Micro-Mobilite Araçları
Kalabalıklaşan şehirlerde trafik en büyük sorunların başında gelirken, bu sorunun önüne geçmek için alternatif olarak gösterilen toplu ulaşım araçları ise yoğun çalışan nüfusa sahip şehirlerde özellikle sabah ve akşamları kapasitesinin çok üstünde bir yükü omuzlanıyor. Öyle ki, otobüs, metro veya tramvay gibi birçok ulaşım aracı konfordan yoksun bir hizmet veriyor. Kentsel planlamanın detaylı ve uzun dönemli yapılmadığı şehirlerde ise birbirinden kopuk bir şekilde devreye alınan bu ulaşım araçları, özellikle mega şehirlerde trafiği azaltmanın aksine, toplu ulaşım araçları arasındaki koordinasyonsuzluk sebebiyle sokaklarda birçok insanın sirkülasyonuna neden oluyor. Modern şehirlerin en büyük sorununa yanıt olan ve kentlerde yaşayanlara kısa mesafeler arasında hareket özgürlüğü kazandırarak trafiğin ve toplu ulaşımın yarattığı yükü hafifleten elektrikli scooter ve bisikletler ise kentiçi ulaşımın tüm dinamiğini yeniden tanımlıyor.
Türkiye’de 2000’li yılların başında kullanılmaya başlayan e-scooterlar ve elektrikli bisikletler her geçen yıl daha da yaygınlaşıyor. Kısa mesafelerde hareket ve seyahat özgürlüğü veren bu mikro-mobilite araçlar; hem taşıma hem de saklama kolaylıklarıyla kalabalık şehirlerde yaşayanlar için pratik, hızlı ve oldukça hesaplı bir alternatif. Görece dar ve limitli alanlarda seyahat özgürlüğünü artırdığı için “mikro-mobilite” olarak adlandırılan bu trend, özellikle geleneksel bisiklet kültürü diğer ülkere göre daha az gelişmiş Polonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Türkiye gibi ülkelerde daha hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor. Elektronik motorlarıyla çalışan bu araçlar, pedallı bisiklet gibi tamamen kas gücüyle çalışan ulaşım araçlarını kullanan insanların kentlerin topografyalarıyla sınırlı kalmamasına da olanak veriyor. Özellikle yerel yönetimlerin devreye aldığı paylaşımlı elektronik bisiklet ağları, bu trendin daha da yaygınlaşmasını sağlarken, özel yatırımcıların mikro-mobilite teknolojilerine yönelik yatırımları, bu kategori altında değerlendirilebilecek araçların artmasına ve çeşitlenmesine de kaynaklık ederek mikro-mobilite sağlayan araçların ulaşım sektöründeki payının büyümesini sağlıyor. Keza, dünya genelinde paylaşımlı bisiklet sektörü son 5 yılda %14 bileşik büyüme gösterirken, otomobil kullanımının ve ediniminin oldukça yüksek olduğu Birleşik Devletler ‘de bile paylaşımlı e-scooter’lar birçok büyük şehirde %3.6 pazar payına sahip. Bu büyüme oranları dikkate alındığında mikro-mobilite teknolojilerindeki devinimin çeşitlenerek devam edeceği ve insanların temel ihtiyacı olan ulaşıma çevreci ve sağlıklı bir çözüm sunacağı kaçınılmaz görünüyor.
Toplu ulaşımı veya taksiyi tercih eden insanların günde ortalama 10 km yolculuk ettiği günümüzde, hiç şüphesiz ki insanlar için yenilikçi bir cevap olan mikro-mobilite teknolojileri özellikle büyük şehirlerde yaşayan çalışan nüfusun birçok ihtiyacına cevap niteliğinde. Bu araçlar, şehirlerdeki trafik sorununa çözüm getirirken, ek olarak şehirde yaşayan insanların birçoğunun da beğenisi topluyor. Cushman & Wakefield’in Birleşik Devletler genelinde yaptığı bir araştırmaya göre; büyükşehirlerde yaşayan insanlar e-scooter ve diğer mikro-mobilite ulaşım araçlarına yönelik oldukça pozitif yorum paylaşırlarken, bu araçları paylaşım ekonomisi içerisinde kullanabilmenin daha kolay ve kiralama mekanizmalarının daha yaygın olması gerektiğinin altını çiziyorlar. Özellikle farklı hava koşullarında kullanılabilecek araçların piyasaya çıkması, kamusal alanlarda şarj alanlarının artması ve park edilebilecek güvenli alanların temin edilmesi ile daha da yaygınlaşması öngörülen mikro-mobilite araçları, hem kent içindeki ulaşıma yeni bir soluk getirmeye hem de mevcut toplu ulaşım araçları arasındaki kopukluğu giderme noktasında kilit rol oynayacağa benziyor.
Türkiye’de özellikle Ege kentlerinde ve düzenli toplu ulaşım ağlarının kurulmadığı turistik bölgelerde yaygınlık gösteren e-scooter’lar ve elektronik bisikletler, şüphesiz ki İstanbul gibi dağlık alanlara yayılmış büyük şehirlerde de kilit rol oynayarak, mevcut toplu ulaşım mekanizmalarına entegre edilebilecek bir potansiyele sahip. Ana arterlerde yoğunlaşan ve İstanbul kent merkezlerini birbirine bağlayan vapur veya metro hatları ile metrobüs güzergahlarına yerleştirilecek paylaşıma açık bir şekilde kullanıma açılan mikro-mobilite araçları, şehrin dar ve trafiği yoğun sokaklarına erişimi arttırmanın yanı sıra, kentin sokaklarındaki yaya trafiğini artırarak ekonomik bir katma değer de oluşturuyor. Geleceğe ait tüm planlamalarda şehirlerin daha çevreci ve sürdürülebilir bir modele kavuşması için kaçınılmaz bir cevap olarak görülen mikro-mobilite araçları, ulaşım alternatifleri arasında şimdiden en pratik çözüm olarak değerlendiriliyor.