PERAKENDE SEKTÖRÜNDE ‘SOSYAL MEDYA’ DÖNEMİ
Sosyal medyanın gündelik hayatımızın her alanında edindiği hakimiyetle birlikte perakende sektörü de bu platformları sahiplenerek büyümeye odaklanıyor. Çoğunluğu on yaşını aşmış sosyal medya platformlarının gerek satış kanalı gerekse marka farkındalığı yaratmak için pazarlama kanalı olarak bir çok perakendeci tarafından kullanıldığı günümüzde, bu mecralarda ünlenmiş bir çok isimle yapılan işbirlikleri ise pazarlama departmanları tarafından çokça tercih ediliyor. İnfluencer’lar ile yapılan çalışmalar her ne kadar markaların erişilebilirliğini arttırarak kurum kimliğine katkı sağlıyor olsa da, sosyal medyanın markalara en büyük katkısı gerçek tüketicilerle iletişim kurabilmesini sağlayabilmesidir.
Tüketicilerin markayla daha etkin etkileşime girmesini sağlamak isteyen perakendeciler ise mağazalarını sosyal medyanın dinamiklerine uygun hale getirerek, sosyal medya kullanan gerçek müşterilerini kendileri adına konuşmaya davet ediyor.
Dijitalleşen ve internet ortamına taşınan ekonomi ile birlikte geleneksel perakendeciliğin dinamikleri değişirken uzun yıllardır alışılagelmiş mağaza konseptleri de yerini tüketim temelliden uzaklaşarak sergileme temelli showroom modellerine bırakıyor. Belirli bir mağaza içinde ürettiği tüm ürünleri sergilemek yerine, bu alan içinde seçili ürünlerini sergilemeye ve daha önemlisi markanın hikayesini paylaşmaya başlayan perakendeciler; ürünlerini satın almak isteyen müşterilerini e-ticaret sitelerine yönlendirirken, mağazalarını müşterilerle buluştukları, tanıştıkları ve konuştukları alanlar olarak kurguluyor. Tam da bu noktada, geleneksel mağaza anlayışından çıkarak birer popüler kültür alanı (pop-culture venues) haline gelen mağazalar, sosyal medyada da konuşulmak ve müşterilerinin kendi sosyal medya hesaplarında marka ile ilintili içerikler üretmesi için terminolojide instagrammable olarak nitelenen alanlara dönüşüyor. Müşterilerine mağazanın kapısından girdiği anda kendi sosyal medya hesapları için içerik üretme imkanı sağlayan bu marka alanları, müşterilerin şahsi network’üne organik olarak girme olanağı tanımanın yanı sıra, markalara kamusal alanda farklılaşma ve modern sanatla bir araya gelme fırsatı da sunuyor. Müşterilere kendi sosyal medya hesaplarında paylaşabileceği içerikleri üretmeleri için farklı kurgular sunan perakendeciler, herkesin mobil cihazlarıyla dahil olabileceği interaktif bir platform oluşturuyor.
Kısa vadede doğrudan fayda sağlamasa da yarattığı buzz etkisi ve mağazada üretilen içeriklerin çeşitliliğiyle oluşan yeni trafiğin markaya yönelik katkısı ise şüphesiz oldukça fazla. Türkiye’de henüz deneysel olarak nitelendirilen bu çalışmalar dünyada birçok farklı uygulama ile gerçekliğe kavuşuyor. Markaların vermek veya ilişkilendirmek isteği mesajların sergilendiği mağazaların sayısı özellikle New York, Londra ve Berlin’de gün geçtikçe artarken, şimdiye kadar sadece tüketim temelli kurgulanan AVM’ler modern sanat ile interaktif pazarlamanın buluştuğu keyifli alanlara evriliyor.
Perakende alanlarının son on yılda içinden geçtiği değişim serüveni göz önüne alındığında; özellikle doygun perakende pazarlarında ortaya çıkan bu yeni trend, geleneksel mağazacılığın içinde bulunduğumuz çağın gereklerine ne kadar hızlı uyum sağladığına güçlü bir kanıt olarak gösterilebilir. Diğer taraftan kimi bilişim sektörü yöneticileri tarafından dillendirilen e-ticaretin güçlenmesiyle mağazaların teker teker kaybolacağı öngörüsü büyük hızla terk edilmeye başlanmış gibi görünüyor.