Nakitsiz Toplum ve Perakende
Tarihçilerinin birçoğu modern ticaretin yaşını tespit ederken, milattan önce 7. yüzyılda Batı Anadolu’da yaşamış zengin bir halk olan Lidyalılar’ın Kralı Alyattes tarafından basılan ilk madeni parayı başlangıç olarak alır. Paranın 2500 yıl önce Sardes (Günümüz Manisa Salihli yakını) sokaklarında başlayan insan hayatındaki yeri, milattan sonra 6. yüzyılda Çin’de kullanılmaya başlanan kâğıt parayla birlikte daha da güçlendi. O günden yakın geçmişe kadar para, her zaman en önemli ticaret enstrümanı olarak değerlendirilerek, modern alışverişin en güçlü aracı olarak kabul edildi. Ancak, kimsenin yokluğunu bile hayal edemeyeceği nakit para, özellikle son 5 yılda finans ve bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte belki de beklenmedik bir hızla yerini yeni nesil para birimlerine bırakırken, ödeme teknolojileri dilimize “nakitsiz toplum” gibi kavramları soktu.
Çin veya Singapur gibi mobil teknoloji adaptasyonu yüksek ülkelerde ana ödeme aracı olarak nakit paranın yerini önce kredi kartlarının şimdilerde ise WeChat ve Alipay gibi mobil ödeme kartlarının alması, insanlığın nakitsiz toplum idealine doğru attığı adımların en önemli örneklerinden biri olarak gösterilebilir. Şüphesiz ki günlük alışverişte nakit para yerine kredi kartı veya banka kartı gibi ödeme araçlarına yönelerek, taraflar arasında hiçbir banknot veya madeni para transferi gerçekleşmeksizin alışverişin tamamlanması çok yeni bir konsept değil. Dünyada ilk olarak 1951 yılında kullanılmaya başlanan modern anlamdaki kredi kartlarının Türkiye’de ticaret hayatına giriş tarihi ise 1968. Önceleri sadece şirketlerin ve şirket sahiplerinin kullanabildiği banka ve kredi kartları, yıllar içinde toplumun tamamına yayılarak günlük ticaretin neredeyse tamamında geçerli olurken, nakit ödemelere kıyasla daha güvenli ve hızlı bir ödeme aracı haline geldi. Günümüzde kredi ve banka kartları, Hollanda, Fransa, İsveç, Kanada, Belçika ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde ise %100’e yaklaşan bir penetrasyonla sektör ayırmaksızın en çok tercih edilen ödeme aracı oldu.
Peki Türkiye’de durum nasıl?
Bankalararası Kart Merkezi’nin paylaştığı veriler, Türkiye’deki tüketicilerin büyük bir hızla nakit parayı özellikle perakende alışverişte kullanmayı bırakarak, günlük ticareti nakitsiz bir şekilde sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Eylül 2018’in istatistikleri incelendiğinde, son beş yılda 49 milyon yeni kartın eklenmesiyle 205 milyonu aşan kart kullanımının olduğu görülüyor. Bu da ana ödeme aracı olarak nakitin yerini her geçen gün alternatif ödeme yöntemlerinin aldığını ve Türkiye’nin nakitsiz toplum olma yolunda hızla ilerlediğini gösteriyor.
Kartlı ödemelerdeki artışla beraber nakitsiz ödemelerin en çok hangi sektörlerde gerçekleştiği detaylı olarak incelendiğinde ise ilk sırada market ve alışveriş merkezleri, restaurant, gıda, akaryakıt ve tekstil alışverişleri geliyor. Diğer gelişmiş ekonomilere kıyasla mobil cüzdan, kripto cüzdan veya dijital kart gibi alternatif nakitsiz ödeme yöntemlerinin henüz gelişmediği ülkemizde, önümüzdeki yıllarda devreye sokulması planlanan bu teknolojilerle birlikte peşin ödemelerden uzaklaşılarak nakitsiz topluma daha çok yaklaşılacağı öngörülüyor.
Bu geçiş sürecinden ilk ve doğrudan etkilenen perakende sektörünün ise uzun zaman önce başlayan dijital temelli dönüşüme uyum sağlamak için bazı adımları atması gerekiyor. Nakitsiz topluma evrilmede ilk aşama sayılabilecek banka ve kredi kartlarına uyumluluk konusunda problem yaşamayan Türkiye perakende sektörünün halihazırda Avrupa’da ve Uzak Asya’da yaygın bir şekilde kullanılan diğer ödeme araçlarına bir an önce uyumluluk sağlaması gerekiyor.
Kredi ve banka kartlarında olduğu gibi gelecekte Türkiye’de kullanılması öngörülen neredeyse tüm ödemelerin altyapısını bankacılık sektörü sağlayacak. Ancak, ödeme aracı olarak kullanılması planlanan mobil ve akıllı giyilebilir cihazlar ile alternatif para birimi olarak kullanılacak sosyal para ve kripto paranın yol açacağı tamamen nakitsizleşen ticaret dinamiklerine uyum sağlamak adına Türkiye perakendesinin tüm sorumluluğu bankaların üstüne atması mümkün görünmüyor. Özellikle nakit kullanmaksızın yapılan ödemelerde ortaya çıkan müşteri datasının işlenmesi, müşteriler özelinde kampanyaların kurgulanması ve kullanıcıların sahip olduğu ödeme araçlarına yönelik olarak mağazaların yeniden şekillenmesi, perakendecilerin nakitsiz topluma uyum sağlamak ve kendi iş akışlarını bu teknolojik evrimle uyumlu hale getirmek adına atması gereken adımların başında geliyor.
Yakın gelecekte özellikle Türkiye gibi alternatif ödeme yöntemlerinin yaygın olarak kullanılmadığı fakat büyük bir fırsat olarak görüldüğü ülkelerde perakende sektörü bir dönüşüm yaşamak durumunda kalacak. Bu anlamda toplumların nakit kullanımından uzaklaşarak alternatif dijital ödeme yöntemlerine yöneldiği günümüz ticaret hayatını konu edinen Kasım 2018 tarihli ’Deutsche Welle’ yapımı belgesel ise bu konuda yaşanması muhtemel devinimlere perakende sektörünün lensinden ışık tutmaya çalışıyor.