E-ticaret, Lojistik Merkezlerini Kentiçine Taşıyor
Tüketicilerin alışveriş şekli ve alışkanlıkları son yirmi yıl içerisinde oldukça önemli bir değişime sahne oluyor. Artık tüketiciler, yiyecek ve tuvalet kâğıdı gibi temel ev ihtiyaçlarından, koltuk veya gardırop gibi büyük hacimli ve yüksek maliyetli tüketim kalemlerine kadar her türlü alışveriş için ilk olarak internete yöneliyor. Ürün araştırmasının tamamını online mecralar üzerinden yapan tüketiciler, satın alma işlemlerinde de çoğunlukla online mağazaları tercih ediyor.
Tüketicilerde gözlemlenen bu davranış değişikliği, perakendecilerin yakın geçmişe kadar hangi semt ve mahallelerde mağaza açacağı veya hangi alışveriş merkezine yatırım yapacağı gibi tüketiciyle bir araya geldiği noktaları planlarken dikkat ettiği stratejileri ikinci plana attı. Bu dönüşüm, internet temelli yeni düzen içerisinde perakendecileri, alışveriş yapan müşterilerin daha önceden söz konusu olmayan çeşitli beklentilerini dikkate almaya itiyor. Keza, neredeyse sınırsız sayılabilecek seçenek ve mağaza içinden online alışveriş yapan müşteriler artık fiziksel mağazaların nerede olduğuyla ilgilenmek yerine siparişlerinin kaç günde kendilerine teslim edileceğini daha çok önemsiyor.
2018 yılında PwC tarafından yapılan Tüketici İçgörüleri Araştırması’na göre tüketicilerin yüzde 62’si için online alışveriş yaparken “24 saat içinde teslimat” seçeneğinin o mağazadan alışveriş yapmak için en önemli itici güç olduğunu ortaya koydu. Aynı araştırmaya göre, tüketicilerin %50’si ise “aynı gün teslimat” seçeneği sunulması durumunda tüm alışverişini online yapmaya yöneliyor. Araştırma aynı zamanda, özellikle spor giyim veya gıda gibi farklı online mağazalarda benzer fiyatlara satılan ürün alışverişlerinde teslimat süresinin tüketiciler için çoğu zaman tek tercih sebebi olduğunu ve ilgili ürünleri satan mağazaların ise rakipleri arasında farklılaşarak ön plana çıkmalarını sağlayan bir unsur olduğunu gösterdi.
Çoğu online mağaza, “ücretsiz kargo” hizmetini belirli bir alışveriş tutarı üzerinde neredeyse standart hale getirmiş durumda. Online alışveriş yaparken ortaya çıkan lojistik maliyeti ise teslimat süresinin yanında tüketicinin satın almayı gerçekleştirmeden önce değerlendirmeye aldığı bir konu. McKinsey’in 2016 yılında yayınladığı Lojistik’te Son Adım başlıklı makale ise online alışveriş üzerindeki ucuz algısının yıkılması ve lüks tüketim de dahil olmak üzere her türlü alışveriş kaleminin online temin edilebilmesiyle, tüketicilerin satın aldığı ürünler üzerindeki lojistik maliyetini önemsemeyi bıraktığını ortaya koyuyor. McKinsey raporuna göre, tüketicilerin yüzde 23’ü “aynı gün teslimat” seçeneği için daha fazla ödeme yapmayı kabul ederken, “hızlı nakliye” seçeneği sunan işletmeler aynı tüketici tarafından daha sık tercih ediliyor. Bu trende uyum sağlamak ve müşteri sadakatini kazanmak isteyen online mağazalar ise şimdiye kadar geleneksel sayılabilecek kargolama metodolojisinden farklı olarak, hızlandırılmış lojistik çözümlerine kendilerini adapte etmek ve iş akışlarını müşterilerdeki bu yeni beklentiye göre şekillendirmek zorunda kalıyor.
Business Insider’ın 2018’de yayınladığı ve lojistik sektöründen şirketlerin sağladığı bilgilerle bir araya getirilen Lojistik Raporuna göre, alıcıyla satıcı arasındaki mesafenin yarattığı maliyetin toplam lojistik maliyetlerinin %53’ünü oluşturduğu ortaya koyuyor. Durum değerlendirildiğinde, teslimat süreçlerini hızlandırmak genellikle şehirlerin çeperlerinde konuşlanmış depolama merkezlerini kullanan online mağazalar için lojistik bir zorluk ortaya koyuyor. Mevcut problemi aşmak ve online alışverişi tamamlandıktan sonra tüketiciye ürünü aynı gün içerisinde ulaştırmak isteyen markalar da ürünlerin depolandığı ve kargolama işlemlerinin yapıldığı alanları müşterilere yaklaştırmayı tercih ediyor. Şimdilik deneysel boyutta olsa da online perakende süreçleri için gelecekte kaçınılmaz olarak görülen drone teknolojileri de düşünüldüğünde; lojistik merkezlerini büyük, görece hantal ve uzak mekanlardan şehrin içerisine taşımaya başlayan ve kent içi lojistik merkezi konseptini benimseyen markaların gelecekte daha da yaygınlaşması beklenen yeni nesil teslimat süreçlerine uyum sağlayacak adımlar attığını göreceğiz.
Şimdilik yoğun olarak siparişlerin geldiği bölgelerde açılan kompakt ve dinamik lojistik merkezleri, özellikle yılbaşı, sevgililer günü, anneler günü gibi alışverişin arttığı dönemlerde online satışlarını yükseltmek isteyen markalar için de güçlü bir çözüm olarak değerlendiriliyor. Pop-up mağaza konseptinden ilham alarak geliştirilen bu yeni yaklaşım, satışların çok olduğu dönemlerde müşterilere yakın bir depolama alanının geçici olarak devreye alınmasıyla satış ve nakliye için daha esnek bir model öngörüyor. Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Birleşik Devletlerde büyük markaların uygulanmaya başladığı kentiçi lojistik merkezleri ve pop-up lojistik merkezleri, kimi markalar için müşterinin yüzde 97’sine aynı gün içinde teslimat imkanı sunarken, satışlardaki artışla birlikte online mağazalardaki karlılığı yüzde 30’a kadar arttırıyor.
Türkiye’de özellikle online market alışverişinde kent içi lojistik merkezleri kullanımının artması, gelişmiş ekonomilerde gözlemlenen bu trende ülkemizin yavaş da olsa uyum sağlamaya başladığının göstergesi. Belirli sayıda ürünü şehrin sokaklarında tuttuğu küçük boyutlu depolama alanlarında saklayan ve sipariş geldiğinde ürünü en yakın kent içi lojistik merkezinden tüketiciye ulaştıran kimi girişimler ve sezonsal olarak yoğunluk yaşayan Bodrum ve Çeşme gibi bölgelerde pop-up depolama alanları açan kimi mağazalar, online perakendenin gelecekte alacağı yeni iş modellerine emsal oluşturuyorlar.