Gizli Kalmış Cennetler
Anadolu ve Trakya’nın her köşesi, farklı coğrafi oluşumları, tadına doyulmaz doğal güzellikleri ile ile gezginlere bir birinden farklı deneyimler sunuyor. Gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi sevenler için tatmin edici alternatifler sunan bu topraklar üzerinde kefşedilmeyi bekleyen hala pek çok mekan var. Gelin bu eşsiz mekanları birlikte keşfedelim…
Atça, Aydın
Tarihi MÖ 2000 yılına kadar uzanan ve İyonlalılardan beri yaşamın sürdüğü Atça, Aydın’ın Sultanhisar İlçesi’ne bağlı bir mahalle. Mimari yapısıyla dikkat çeken Atça, Paris’teki Charles de Gaulle Meydanı’na benzetiliyor. Zira Yunan işgalinden sonra viraneye dönen Atça, Cumhuriyetin ilanıyla yeniden yapılanırken Fransa’daki Charles de Gaulle Meydanı örnek alınmış.
Tüm ana caddelerinden baktığınızda ortada yer alan parkı görebildiğiniz Atça’da 45 derecelik açılarla yerleştirilmiş 8 ana cadde ve o caddeleri dik kesen sokaklar, sokaklarında muntazam bir biçimde sıralanmış, bahçeli ikişer katlı binalar bulunur. Atça’nın düzenli dar sokaklarının kaldırımlarında, sıra sıra dizilmiş narenciye ağaçlarını görebilirsiniz.
Her yıl mayıs ayında çilek festivali düzenlenen Atça, Türkiye’de planlı imar yapısıyla tek olma özelliğine sahiptir. Bu şirin mahalle, muhakkak görülmesi gereken yerlerden biridir.
Mada Adası, Isparta
Mada Adası veya diğer adıyla Kazak Adası, Isparta’ya bağlı Beyşehir Gölü’nün 32 adasından en büyüdür. Şarkikaraağaç ilçesinin Gedikli Köyü’ne bağlı olan Mada Adası üzerinde 1870’lerden beri yerleşim var. Adada yaşayan yörük köylülerinin ana kara ile bağlantısı, balıkçı kayıkları ya da polyester sallarla mümkün. Yemyeşil tarlaların arasında kalan köyde tek sınıflık bir ilkokul dışında bulabileceğiniz yegane şey, köylülerin misafirperverliği.
Türkiye’nin gölde yerleşim bulunan tek adası olan Mada’da yaklaşık 250 kişilik nüfus, balıkçılık ya da tarımla uğraşıyor. Eğer Isparta’ya yolunuz düşerse, ilin muhteşem doğası yanı sıra Mada’yı da görmeden geçmeyin.
Gölyazı, Bursa
Sakin, huzurlu, şirin. Bu kelimelerin tam karşılığı Bursa-İzmir karayolunda Uluabat Gölü’nde yer alan Gölyazı kasabasıdır. Küçük bir yarımada olan Gölyazı’nın tarihi, Roma dönemine kadar uzanıyor. Yarımada bir zamanlar Apollon Krallığı’nın da merkeziymiş. 1924’teki mübadele öncesinde, Rum nüfusun ağırlıklı olduğu bir kasaba iken mübadele sonrasında, Selanik’ten göç edenlerin bir kısmı buraya yerleştirilmiş.
Anakaraya dar bir köprü ile bağlı olan Gölyazı’nın başlıca geçim kaynağı balıkçılık ve zeytincilik. Derin olmayan, durgun göl, sizi sadece anakaradan değil, hayata dair koşturmacalardan da bir anda koparıveriyor. Dikkatli olun çünkü Gölyazı’nın sakinliğinde kendinizi unutabilirsiniz. Her yıl düzenlenen Leylek Şenliği de ayrıca görülmeye değer.
Solhan, Bingöl
En etkileyici coğrafi oluşumlardan biri olan yüzen adaların 3’ünü yan yana görebileceğiniz nadir yerlerden biri Bingöl’ün Solhan ilçesi Hazarşah Köyü’dür. Aksakal Göl Mezrasındaki yüzen adalar, yörede yaşayanlar tarafından keşfedilmiş. 3 yüz metrekarelik krater gölünün üzerinde yer alan 3 ada, göl içinde bağımsız bir şekilde hareket edebiliyor. Derinliği 50 metreyi bulan gölde bulunan devamlı akıntı, adaların sürekli olarak yer değiştirmesine olanak sağlıyor.
Doğanın muhteşem cazibesini keşfetmek için sıra dışı bir deneyime davet eden adaların üzerine çıktığınızda bir sal gibi ağır ağır hareket edebilirsiniz. Bu sıra dışı durumu, muhakkak deneyim etmelisiniz.
İğneada, Kırklareli
Trakya’nın Karadeniz’e kıyısı olan İğneada, Kırklareli’nin şirin ve sıcakkanlı kasabasıdır. Denizi, gölleri ve tabiatıyla görenleri büyüleyebilecek kadar güzel olan bu kasabanın en önemli özelliği, Türkiye’de sadece iki yerde bulunan su basar ormanlarından biri barındırmasıdır. İğneada Longoz Ormanı, Avrupa’da da nadir bulunan bir ekosistemdir. Aynı zamanda önemli kuş göç yolları üzerinde bulunan bölge, kuş gözlemcilerinin de uğrak yeridir.