Gökyüzündeki Fırsatlar: Drone
Bulutsuz bir günde gökyüzüne baktığınızda ne görürsünüz? Belki birkaç uçak veya kuş belki de hiçbir şey. Drone tutkunları ise bu durumu kaçırılan bir fırsat olarak görüyor. Onların hayalini kurduğu gelecekte gökyüzünde sürekli uçarak veri toplayan, fotoğraf çeken ya da teslimat yapan makineler var.
Aslında drone adı verilen uzaktan kumandalı insansız hava araçları, halihazırda inşaat alanlarının haritasını çıkarmak, tarlaları ve ekinleri incelemek ya da 2018 Kore Kış Olimpiyatlarında olduğu gibi göz kamaştırıcı ışık gösterileri sergilemek için günümüzde yaygın bir şekilde kullanılıyor. 2017’de Atlantik’i vuran kasırgaların ardından hasar tespiti için devreye sokulan bu hava araçları, hem Amerikan federal hükümetinin gelecekte alacağı önlemlerin tespitinde hem de sigorta geri ödemelerinde önceliklendirme yaparken önemli bir rol üstlenerek drone teknolojisinin potansiyel stratejik önemini de gözler önüne sermişti.
Her ne kadar birçok kişi bu araçları birer oyuncak ya da kompleks askeri araçlar olarak görse de drone’ların yarattığı ticari kullanım alanlarının da giderek genişlediğini söylemek mümkün. Bu araçları enerji üretmek için uçan rüzgâr türbinleri, internet erişimini güçlendirmek için bir araç ya da insanları bir yerden başka bir yere hızla ulaştırmak için uçan taksi olarak kullanma gibi birçok fikir gündemde.
Elbette teknik olarak mümkün olan bu fikirlerin gerçekleşmesi teknolojik gelişmelere yönelik yasal düzenlemeler ve bu konudaki hukuki esnemeler ile mümkün. Drone teknolojilerinde bayrağı en önde taşıyan Amerika’daki Federal Havacılık İdaresi’nin (FAA) 2016’da ortaya koyduğu yasal düzenlemeler bu esneklik için atılan en büyük adımlardan oldu. Düzenleme öncesinde drone’ların ticari amaçlarla kullanımı ancak yüksek maliyet ve zaman kaybı getiren özel izinlerle mümkün iken FAA’nın yürürlüğe koyduğu lisans edinebilme süreci bu teknolojinin ticari olarak kullanılabilirliğini oldukça arttırdı. Hala oldukça katı kurallarla idare edilmeye çalışılan ticari drone işletmeciliğinin uyması gereken kurallar ise insanların kendini güvende hissetmesini sağlamaya yönelik. Örneğin sadece gün ışığında, en fazla 122 metrelik bir yükseklikte ve bir operatör gözetiminde yapılmasına izin verilen ticari drone işletmeciliği ancak insanlardan uzak bir alanda yapılabiliyor. Kamuya kapalı dahi olsa bir inşaat alanının üzerinde gece uçmak ya da nüfusun yoğun olduğu yerlerde paket teslimatı yapmak ise tamamen yasak.
2018 yılında global arenada ticari drone’ların kullanımına yönelik daha fazla esneklik sağlayacak düzenlemelerin yapılması beklenirken Türkiye’nin de bu alanda düzenlemelere ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Bu yıl Amerika’da başlaması planlanan ve drone’ların uzaktan tanınmasını sağlayan yeni bir barkod sistemiyle donatılacak olan bu teknoloji kendilerine atanan ‘plakalar’ olmaksızın uçuş gerçekleştiremeyecek. Ülkemizde ise genellikle kreatif çalışmalarda ve video çekimlerinde kullanılan drone’ların kontrol altında tutulması için ehliyet dağıtımı çalışmalarının da başlaması gündemde.
Dünyanın en büyük drone üreticilerinden DJI’a göre drone’ları kullanan kişilerin tespiti mevcut yasaların bu araçların üzerinde uygulanmasını daha kolay hale geliyor. Bu şekilde, drone’ların gece ya da nüfusun yoğun olduğu yerlerde uçmasını öngören yasaların da önü açılıyor. Avrupa’nın da Türkiye gibi geriden takip ettiği bu teknolojiye yönelik yasal düzenlemelerin uluslararası bir standart getirilerek düzenlenmesi drone’ların herhangi bir saldırı için kullanılmasının önüne geçebilecek tek adım olarak değerlendiriliyor. Örneğin, hükümetlerin otomatikleştirilmiş hava trafiği kontrol sistemlerini geliştirmeye başlamaları, hiçbir uçuş izini almaksızın uçuşa geçen drone’ların takibini kolaylaştırırken binlerce drone’un aynı anda güvenli bir şekilde hareket edebilmesine ve böylelikle ticari olarak değerli bir teknoloji haline gelmesine katkı sağlayabilir.
Özellikle perakende ve restoran işletmeciliğinde çığır açması beklenen drone teknolojilerinin ticari olarak boyut kazanması hiç şüphesiz ki ilk olarak tüketicilerin hayatını kolaylaştıracak. Kapıya aynı gün teslimat gerçekleştirebilecek drone’lar veya yemek siparişinizi trafiğin etkilerinden kaçınarak en kısa sürede teslim edebilecek ‘Kurye Drone’ uygulamaları akla gelen ilk çözümlerden. İnsanlı drone uçuşlarının bir süre daha deney aşamasında kalacağı belli olsa da kişiselleştirilmiş hava yolculuğu yine akla gelen diğer bir seçenek. Drone’ların özel güvenlik olarak kullanılması ise bir yerleşkeye sahip işletmelerin, üretim tesislerinin, data merkezlerinin veya site yönetimlerinin kullanmayı tercih edebileceği yeni bir alan. Drone’ların hem ulaşım hem güvenlik hem de lojistik sektöründe mutlak zafer kazanacağı öngörülse de bu teknolojilerin yasal bir zemine oturarak ticarileşmesi biraz zaman alacak gibi gözüküyor.