Türkiye’de E-Ticaret Ekosistemi
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de güçlü bir online alışveriş kültürü yerleşmeye başladı. Sınırsız hediye seçeneği; bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlar sayesinde mağazaya gitme zorunluluğunu ortadan kaldıran kolaylığı ve anında fiyat kıyaslaması yapma fırsatıyla bütçeye en uygun seçeneklere ulaşılabilmesi, e-ticareti tüketicinin hayatında vazgeçilemez bir parça haline getirdi.
Türkiye’de perakende e-ticaret alışverişi, Aralık, Şubat, Mayıs gibi özel günlerin çok olduğu dönemlerde yoğunluk gösterse de, özellikle tatil, seyahat ve yasal bahis gibi tüm yıla yayılan diğer alanlarla birlikte e-ticaret hacminin 2018 sonunda 50 Milyar TL’yi aşması bekleniyor.
Ödeme teknolojilerinin gün geçtikçe daha güvenli hale gelmesi, internet alışverişinin önündeki ‘riskli’ algısının yıkılması, mobil cihaz ve internet ediniminin yüzde 70’lere erişmesiyle tüketici e-ticarete iyice alıştı. Perakendecilerin Black Friday, 11 Kasım Bekarlar Günü ve Cyber Monday (Siber Pazartesi) gibi tüm dünyada yıllardır uygulanan büyük indirim günlerini Türkiye’deki tüketicilerle tanıştırmasıyla birlikte ise 2017 yılı içinde perakendenin e-ticaret içindeki payı yüzde 54’ü aşarken, bir önceki yıla göre yüzde 37 artış gösterdi. 2017 sonu itibariyle e-ticaretin toplam perakende alışverişi içindeki payı 23 milyar TL ile yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. Son 5 yılda yüzde 64 büyüyen Türkiye e-perakendesi, dünyada en hızlı büyüyen sektörlerden biri oldu.
Bu rakamlar, geleneksel satış yapan firmalar için e-ticareti parlak ve geleceği olan bir alan olarak resmetse de dünyayla kıyaslandığında Türkiye’nin önünde atılması gereken daha çok adım var. Çok daha yaşlı bir nüfusa sahip olmasına rağmen Avrupa ve Amerikalı tüketicilerin perakendede e-ticareti tercih etme oranı, Türkiye’nin oldukça önünde. Sipariş toplama, lojistik, satış sonrası hizmet gibi birçok alanda gelişmiş bu ülkelerde, e-ticaretin perakende içindeki payı yüzde 10’ları aşmış durumda. Özellikle Avrupa’daki dijital tek market (Digital Single Market) inisiyatifinin gün geçtikçe daha kapsayıcı hale gelmesiyle Doğu Avrupa’daki ülkelerde de, e-ticaret pastasındaki dilimi gün geçtikçe arttırıyor. Amerika gibi büyük nüfuslu ulusal pazarlara karşı geliştirilen bu inisiyatif, örneğin Bulgaristan’daki perakendeciyi İsveçli tüketiciyle buluşturmayı hedefliyor. Böylece küçük ve orta ölçekli perakendeciyi daha büyük pazarlarla buluşturup hem lokal, hem de Birlik ekonomisindeki hareketliliği sağlamayı amaçlıyor. Öte yandan özellikle Kuzey Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yüzde 100’e varan 16 yaş üstü internet penetrasyonu, teknik olarak bu bölgelerdeki tüm nüfusu potansiyel bir tüketici haline getiriyor. Mobil cihazlarıyla birlikte yaşayan bu insanlar, tüketici davranışlarına bağlı yapay zekâ ile donatılmış e-ticaret siteleriyle buluşunca şüphesiz ki internet bazlı alışveriş sınır ve mekan tanımaksızın büyüyor.
Peki Türkiye e-ticaret alanında, önündeki iyi örnekleri yakalamak için neler yapmalı? Atılacak ilk adım, e-ticareti besleyen lojistik, teknik destek, müşteri hizmetleri gibi üçüncül operasyonların olabildiğince hızlı bir şekilde iyileştirilmeye çalışılması olmalı. Özel sektör kadar kamunun da yasal düzenlemelerle müdahil olması gereken bu süreç, daha geniş tüketici kitlelerinin internetle buluşması, tüketicilerin nakit ve senet dışındaki ödeme yöntemlerini benimsemesi ve son olarak ülke sınırları dışına gönderim yapabilecek, kapasitesi artan e-ticaret platformlarının kurulmasıyla mümkün. 80 milyona yaklaşan nüfusuna rağmen Türkiye’de sadece 54,3 milyon kişinin internete erişiminin olduğu ve ömründe en az bir kere internetten alışveriş yapan kişi sayısının 31,7 milyon, her ay düzenli olarak internetten alışveriş yapan kişi sayısının ise sadece 23,3 milyon olduğu göz önüne alındığında e-ticaretin önünde atılması gereken daha çok adım olduğu açık.