Gayrimenkul Sektörü: Şehircilik ve Piyasanın Kesişim Noktası
The University of Buenos Aires’den Profesör Carlos Maria della Paolera’nın 1949 yılındaki girişimleri sayesinde, 8 Kasım tarihi Dünya Şehircilik Günü (World Urbanism Day) olarak kutlanıyor. Türkiye’deki ilk etkinlik ise Profesör Kemal Ahmet Arû’nun çaba ve emekleri ile ancak 1977’de düzenlenebilmiş. Arû, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne yıllarca dekanlık yapmış ve 1983-1984 eğitim yılında lisans düzeyinde eğitime başlamış olan Şehir ve Bölge Planlama bölümünün kuruluşunu gerçekleştiren isimlerden biri olmuştur.
Bu yıl, Dünya Şehircilik Günü etkinliklerinin Türkiye’deki 43. yılı ve her yıl düzenlenen kolokyum 7-9 Kasım tarihleri arasında Ankara TED Üniversitesi’nde gerçekleştiriliyor. Düzenleme komitesi tarafından belirlenen temalar çerçevesinde şehircilik konusunda yaşanan güncel sorunların tartışıldığı kolokyumun bu seneki başlığı “Planlama, Kavramlar ve Arayışlar” olacak. Sunulacak bildirilerin araştırma konuları ise; ‘planlamada kurumsallaşma arayışları, dil arayışları, yeni kavramlar, yöntem arayışları, aktörler ve paydaşlar ile karar alma süreçleri ve mekanizmaları’ olarak özetlenebilir.
Düzenli şekilde organize edilen bu buluşmalar, yalnız şehir plancılarını değil, farklı disiplinlerden tüm paydaşları ilgilendiriyor. ‘Şehircilik ve piyasanın kesişim noktası’ olarak tanımlayabileceğimiz gayrimenkul sektörü çalışanları da, geliştirdikleri projeler ve danışmanlık sundukları çok çeşitli yatırım kararları sebebiyle bu paydaşların başlıcaları arasında yer alıyor. Zira şehir, yerleşimlerinin fiziksel ve sosyal niteliklerinin belirlenmesi ve dönüştürülmesinde karar verici pozisyonda bulunan en önemli iki meslek grubunun şehir plancıları ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri olduğu da tartışılmaz bir gerçek.
Uzun yıllardır, ülkenin önemli mimarlık okullarında eğitim almış nitelikli şehir plancısı işgücünün gayrimenkul sektöründe istihdam edildiğini görüyoruz. Hal böyleyken, görev ve sorumlulukları yasal düzenlemelerle oldukça keskin biçimde tanımlanmış olan şehir plancılarının, her şeye rağmen “hala” bir alternatif kariyer yolu olarak görülen gayrimenkul sektörünü tercih etmesinin ardındaki sebepleri irdelemek gerekiyor. Bununla birlikte, sektörde faaliyet gösteren yerel ve uluslararası onlarca firmanın neden sıklıkla şehir plancılarıyla çalışmayı yeğlediği de üzerinde durulması gereken bir diğer önemli soru olarak karşımıza çıkıyor.
Cushman & Wakefield Türkiye ekibi, pek çok farklı profesyonel geçmişe sahip uzman, danışman ve yöneticilerden oluşuyor. Bu çeşitliliğin, gayrimenkul sektörünün interdisipliner çalışma olanaklarını bir avanja dönüştürerek farklı bakış açıları ve ürünler ortaya koyabilmenin en önemli yöntemlerinden biri olduğu açık. Mühendis kökenli profesyonellerin analitik düşünme becerisi, mimar ve tasarımcıların uygulama deneyimleri, ekonomi gibi temel bilimlerin sunduğu teorik bilgiler ve şehir plancılarının ise sahip olduğu mekanı farklı boyut ve ölçeklerde analiz edebilme becerisi birleştiğinde; nitelikli ve eşsiz projeler hayata geçirilebiliyor. Bütün bunların yanında, Cushman & Wakefield Türkiye ekibinde en sık rastlanan akademik geçmişin şehir planlama olması da boşuna değil. Şehircilik ve piyasanın kesişim noktası olarak tanımladığımız sektörde, şehir plancılarının kendilerine teorik bilgiyi uygulayabilecekleri bir alan yaratabilmeleri ve diğer yandan yatırımcı ve karar vericilerin de bu meslek alanından maksimum düzeyde fayda sağlayabildiğinin de altını çizmek gerekiyor.
Dünya Şehircilik Günü’nün, gayrimenkul sektörü ve şehir plancıları arasındaki kolektif imkanlar üzerinde düşünebilmek için bir fırsat olduğunu değerlendirmek gerekir. Günümüzde özellikle akademinin bu karşılıklı beslemeye ön ayak olması böylesine mümkünken, bu potansiyelin farkına varılması ve aksi yönde bir duruş sergilendiği durumlarla mücadele edilmesi en büyük sorumluluklardan biri olarak öne çıkıyor. Eksik ve kusurlu danışmanlıklar sonucu hayata geçirilen çeşitli proje ve yatırımlardan ders alıp yola devam etmek, ancak bu birlikteliğin sağlanması ile mümkün olabilir. Şehircilerin planlama faaliyetleri süresince gayrimenkul piyasalarını etraflıca analiz etmesi gerektiği gibi, gayrimenkul geliştiricileri ve sektör profesyonellerinin de mekanda ortaya koydukları fiziksel dönüşümleri çok boyutlu düşünerek buna göre kararlar alması yerinde olacaktır.
Bir şehir plancısının yegane amaçlarından biri olan gerçekçi ve hayata geçirilebilir planlama önerileri sunmanın, ancak her türlü taşınmaza referans verilerek mümkün olabileceği kavranmalıdır. Hem sektörün, hem de planlacıların en mühim hedefi olan şehirlerde değer üretebilmenin yolu ise, yazı boyunca değindiğim işbirliğinden geçiyor ve öyle olmaya da devam edecek.
Dünya Şehircilik Günü kutlu olsun.
Kerem Görkem
Specialist
Valuation & Advisory
Cushman & Wakefield Türkiye