’Sürdürülebilirlik’ Kavramı ve Perakende
Birleşmiş Milletler tarafından Ocak 2016’da kabul edilen 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları; yoksulluk ile mücadele, ekolojik denge ve toplumların barış ve refah içinde yaşayacağı ekonomik bir düzen öngörüyor. Evrensel bir eylem planı olarak BM’nin kuruluş felsefesiyle ortaya koyduğu önceliklerin yanı sıra iklim değişikliği, ekonomik eşitsizlik, yenilikçilik, sürdürülebilir tüketim, barış ve adalet gibi yeni söylemleri de üye ülkelerin ajandasına eklemeyi amaçlıyor. Birbirinden bağımsız değerlendirilemeyecek bu ortak amaçlar için hem bireysel hem de toplumsal çaba gerekiyor ki kamu ve özel sektörün müşterek çalışmasının arzu edildiği kimi yeni uygulamalar ise birçok sektöre yeni sorumluluklar getiriyor.
Gelişmiş ekonomilerin tüketim yoğun sistemleri içinde perakende sektörünün içinden geçtiği bu yeni süreç, iş dünyasının dinamiklerini de hem yerel hem de küresel düzeyde değiştiriyor ve ana eksenlerine sürdürülebilirliği koymayı gerektiriyor. Böylelikle tüketicilerin de perakendede sürdürülebilir bir tüketim modeline geçmesi hedefleniyor. Peki perakende sektörünün en büyük iş kollarından olan gıda ve tekstil perakendeleri, sürdürülebilir amaçlar çerçevesinde hangi adımlar atıyor?
Dünyadaki en büyük sektörlerden biri olan gıda sektöründe sürdürülebilirliği sağlamak üzerine atılan adımların başında gıda israfının önlenmesi geliyor. Bir yandan sağlıksız yeme alışkanlıklarına neden olan gıdaların üretimine yönelik yeni kısıtlamaların ve vergilendirmelerin gelmesi diğer yandan ise gıda erişilebilirliğinin sağlanması sektörün sürdürülebilirlik amaçları çerçevesinde ilgiyle odaklanması gereken alanlar olarak ortaya çıkıyor. Günümüzde yaşanan hızlı nüfus artışı ve hızlı şehirleşmeyle birlikte ortaya çıkan tarımsal gıda üretiminden kopuk yeni tüketim, beslenme ve yaşam modelleri, iklim krizleri ile bir araya gelince önümüzdeki 50 yıl içinde dünya nüfusunun önemli kısmının büyük bir gıda kriziyle karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Bu soruna sürdürülebilir çözüm sunmak adına ise hem perakendeciler hem de gıda üreticileri önemli adımlar atıyor. Örneğin Fransa’da yürürlüğe giren yeni yasalarla gıda israfının önüne geçmek adına süpermarketler ellerinde kalan fazla gıdaları hayır kuruluşlarına bağışlamakla yükümlü tutuluyorlar. İtalya’da devreye alınan gıda teşvikleriyle sürdürülebilir gıda seçenekleri arttırılarak beslenme sorunlarıyla karşılaşan tüketicilere ucuz alternatifler sağlanırken, süpermarketlere 100 km’lik hinterland içinde yetiştirilen taze gıda ürünleri sattıkları takdirde yeni teşvikler sunuluyor. Gıda sektöründe faaliyet gösteren şirketler paketlenmiş gıda üretimlerinde kullandıkları besinlerin tohumlarını korumaya, tarım üreticilerini desteklemeye, gıda ilaçlamalarında kısıtlamaya gitmeye ve paketleme süreçlerinde kullandıkları seçenekleri ekolojik alternatifleriyle değiştirmeye yöneliyor.
Yakın zamana kadar sürdürülebilir trendlere mesafeli kalan moda/tekstil endüstrisi için de son on yılda tüketiciler nezdinde oluşan çevreci hassasiyetle birlikte bir değişim yaşanmaya başlandı. Düşük maliyet ile büyüme amacını terk etmeye başlayan tekstil endüstrisi, etik hassasiyetle tüketime yönelen müşterilerinin beklentilerini karşılamak adına çevreci üretim yöntemlerine yönelerek müşterilerinin güven ve sadakatini sağlamayı amaçlıyor. Geri dönüşümlü malzemeleri tekstil endüstrisinin üretim süreçlerine dahil eden sektör liderleri, geri dönüştürülmüş materyaller ile özellikle spor giyim alanında devrimsel nitelikte ürünlerle perakende sektörüne sürdürülebilir alternatifler getiriyorlar. Üretim aşamasında su tüketimini azaltmaya yönelen moda endüstrisi müşterilerinin sürdürülebilirlik ve etik açısından beklentilerini karşılayarak çevresel değerleri sadece tüketim aşamasında değil üretim aşamasında da uygulamaya koyuyor.
Ülkemizde devreye alınan sürdürülebilir perakende uygulamaları, Avrupa’da çok daha radikal boyutta uygulamaya konulan çalışmalara kıyasla oldukça zayıf kalsa da genç tüketici sınıfının oldukça yoğun olduğu ülkemizde tüketicilerde oluşan çevre hassasiyetinin gün geçtikçe perakende sektörüne hakim olduğu ve tüm sektörlerde olduğu gibi perakende sektöründe de sürdürülebilirlik hedeflerinin uygulamaya konulmaya başlaması ise Türkiye’nin geleceğinde sürdürülebilir çözümlerin yerini güçlendiriyor.