Konum Konum Konum
Gayrimenkul pazarına ilgisi olanlar bilirler, bir gayrimenkulun değeri belirlenirken ilk bakılan üç unsur sırası ile; konum, konum ve konumdur. Elbette bu durumun ciddi şekilde değişmesi beklenmiyor. Ancak hayatımızın her alanında farklı boyutlarda değişiklikler olduğu gibi gayrimenkul pazarındada da bunun yansımaları olacaktır. Bugünlerde fazlasıyla gündemimizde olan hijyen, sosyal mesafe, bulaşma riski gibi kavramların orta ve uzun vadede de gayrimenkul pazarında etkilerini birlikte göreceğiz.
Son on yıldır dünyada değişmekte olan eğilimler iş alanında insanların birbirleri ile etkileşimlerini arttırmaya yönelikti. Takım çalışması, işbirliği, beyin fırtınası gibi birçok anahtar kelimenin ofis alanı üzerine en yoğun etkisi insanların birbirleri ile giderek daha yakın oturması ve gün içerisindeki etkileşimlerini arttırması anlamına geldi. Şirketler daha prestijli ve yüksek verimlilikte alanlar kullanıp, birim maliyetleri yüksek de olsa bütün çalışanlarını hem her gün ofise getirmeyi hem de onların fiziksel olarak yakın çalışmalarını teşvik ettiler. “Sosyal mesafe” kavramının etkisi dalga dalga yayılmaya devam ediyor. Sosyal mesafenin ofislere uygulanması konusunda dünyada çeşitli çalışmalar yapılıyor. (bkz: Six Feet Office)
Bugüne geldiğimiz noktada ise, tüm dünyada gündem hızla değişmekte. Artık toplantılar Zoom, Teams, Skype ve benzeri uygulamalar aracılığıyla görüntülü olarak yapılıyor. İnsanların birbirleri ile karşılaştıklarında ya da buluştuklarında pandemi öncesindeki gibi fiziksel temas kurmayacakları da bir gerçek. El sıkışma belki de ilk çıktığında, milattan önce 5. Yüzyıl Yunanistan’ında, insanların birbirlerine silah taşımadıklarını, barış içinde geldiklerini gösteriyordu. Bugünlerde ise bırakın sarılmayı öpüşmeyi, el sıkışmak bile biyolojik silah gibi algılanabiliyor.
“Home Office” yani evden çalışma ise, bir süredir giderek iş yaşamındaki yerini arttırıyor. Evlere kapandığımız bugünlerde bu alandaki çalışmaların ve gelişen imkanların da çok faydası görüldü. Bu da şirketler için alan optimizasyonu fırsatları yaratacak. Belki de ofiste masaların arası mesafe, evden çalışanlarla açılabilecek. Her şirket için bu durumun sonuçları farklı olacak. Çoğu şirket danışmanlarla veya kendi imkanları dahilinde bu çalışmayı başlattı.
Evden çalışma uygulamasına kesinlikle karşı olan birçok yönetici ise görüşlerini evden çalışma uygulamasının yayılacağı yönünde değiştirdiler. Şirketler evden çalışma uygulaması ile merkezlerindeki masa sayısını ciddi anlamda azaltabilir ve alan optimizasyonu yapabilir. Çalışanlar da İstanbul gibi bir şehirde daha az vakti trafikte geçirecekler. Hergün erken saatlerde uyanarak, günün belli bir kısmını işe gidip gelmek için ayırmayacak, takım elbiselerini bazı günler askıda bırakacaklar.
Birçok şirketin, çalışanlarının işe geliş ve gidiş sırasındaki etkileşimlerini de gözden geçirecekleri bekleniyor. Uzun yıllardır tercih edilen tek bir genel merkez uygulaması ise uydu ofis gibi kullanımlara evrilebilecektir. Uydu ofis bu anlamda daha uygun kira, daha az ulaşım ve etkileşim anlamına gelebilir.
Sosyal mesafe kavramına dikkat edilerek yeniden düzenlenecek olan ofislerde, çalışanların birbirleri ile olan etkileşimleri arttırmak amacı ile tasarlanmış sosyal donatı alanları da bu anlamda atıl kalabilir. Yine aynı amaç doğrultusunda, çalışanların etkileşiminin azaltılması için bu alanlar tekrardan düzenlenebilir. Bu durum da aslında alan ihtiyacının yeniden gözden geçirilmesini gerektirecektir. Açık ofisler için daha fazla alan gerekecek, sosyal donatılar ise yeniden düzenlenecektir.
Prestij kavramı ise kurumsal hayatta “sağlıklı ofis” kavramı ile sık sık birlikte anılmaya başlanacaktır. Artık çok yüksek katlı, asansörlerinde, koridorlarında kontrolsüz ve önemsemeden insanların birbirlerine temas ettikleri binalar önlemler almak zorunda kalacaklar.
Kuşkusuz bugünlerde en önemli üç konumuz; pandeminin durumu, etkileri ve sonuçları. Değişen dünyada gayrimenkul pazarının da bu duruma dinamik bir şekilde uyum sağlayacağı bir gerçek. Değişime en doğru şekilde hazırlanıp, bunu yöneten şirketlerin hikâyelerini önümüzdeki yıllarda başarı hikayesi olarak duyacağız. Yaşam, yaşam, yaşam dediğimiz bugünlerin sonuçlarını da umarım sağlığımızı koruyup görme şansı bulacağız.
Meriç Diren
Associate, Office Agency