Kültür Yapıları ve Yeni Nesil Mimari
1980’lerde bilişim teknolojilerinin mimarlık pratiğinde geniş anlamda kullanılmaya başlamasıyla birlikte, mimarlık ve buna bağlı tasarım anlayışı da değişmeye başladı. Gelişen ve yaygınlaşan dijital tasarım teknikleri sayesinde mimari yapılar da kimliğini değiştiriyor. Bu değişim birçok alanda olduğu gibi kültür yapılarında da sıra dışı tasarımlarla kendini gösteriyor. Bilişim teknolojileriyle tasarlanan tüm kültür yapıları, günümüzün heyecan verici mimari işleri arasında yer alıyor; etkileyici tasarım ve işlevleriyle dikkat çekmenin yanında, sıra dışı mimari nitelikleriyle bulundukları ortamları şekillendirip zenginleştiriyor. Eğitim ve kültür alanındaki değişim ve teknolojinin entegrasyonu, kültür mekanlarının tasarımında da değişimi zorlamakla birlikte heyecan verici ve yenilikçi çözümler üretmesinin yolunu açıyor.
Kültür ortamları; mimarisiyle, biçimiyle ve geniş aktivite çeşitliliği ile ziyaretçiyi araştırmaya, keşfetmeye, deneyimlemeye, tartışmaya, oyun oynamaya, sosyalleşmeye, hayal güçlerini ve düşünme kabiliyetlerini geliştirmeye yöneltmeli ve ziyaretçileri yeniliklere teşvik etmelidir. Ayrıca insanların kullanımına sunulacak mekânlar düzenlerken, kullanıcı psikolojisini ve gereksinimlerini de dikkate almak gerekir.
Kültür ortamlarının davetkar ve ziyaretçiye tüm tecrübeyi yaşatacak derinlikte olması beklenmekte. Teknolojik gelişmelerin ve dijital edinimlerin kazanımı olarak da kültür ortamları hem tasarımsal hem de altyapısal olarak çok değişmiştir.
UNStudio’nun tasarladığı, Stuttgart’taki Mercedes-Benz Müzesi, dijital tasarım teknikleriyle üretilen kültür yapılarından biri. Bina 160 farklı antika aracın bulunduğu 16,500 m2 büyüklüğünde bir sergi alanı, müze satış mağazası, restoran ve ofisleri kapsamakta. Ziyaretçiler müzeyi dolaşırken sadece belirli bir kronolojiyi takip etmiyor, sunulan teknolojik araçlar ve tasarımsal yeniliklerle sergiye ortak oluyor.
Mercedes-Benz Müzesi’ne benzer şekilde alışılmışın dışında tasarımı olan kültür yapılarına bir diğer örnek ise Steven Holl Architects tasarımı Nelson Atkins Sanat Müzesi. Müzede deneyimsel bir mimari oluşturmak amacıyla
sergileme alanları otoparkın içerisinde de devam ettirilmiş ve bu yolla otopark tasarımıyla ana bina tasarımı kaynaştırılmaya çalışılmış. Galeriler ise sergilenen koleksiyonları ön plana çıkaracak biçimde organize edilmiş. Ziyaretçiler bu kısımdan kademeli olarak ve peyzajı algılayabilecek şekilde heykel parkına ulaşıyor. Heykel parkının biraz üstünde ise cam oyuklar yerleştirilerek sergide devamlılık sağlanmış. Özel saydam yalıtım malzemeleri ve bilgisayarla kontrol edilen yüzeyler ise her tür sanat eserleri için hassas düzeyde optimum ışık seviyesi sağlıyor.