Perakende Ve Yeşil Teknolojı̇ El Ele
Perakendeciliği basitçe; uygun malı, uygun pazarda, ilgi çekici bir biçimde sunarak uygun fiyata satmak olarak tanımlayabiliriz. Dolayısıyla ürünü yalnızca rafa dizmek ve müşterinin satın almasını beklemek yeterli olmuyor. Tam bu noktada, son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler, perakende sektöründeki değişime fark edilir biçimde hız kazandırıyor markalar arası rekabeti de beraberinde getiriyor. Bu durum, şirketleri global ve lokal trendleri en iyi şekilde değerlendirmeye ve üretimde müşterilerinin taleplerini daha çok dikkate almaya yönlendiriyor. Bunu başarıyla gerçekleştiren ve ürünleriyle tüketicinin beklentisini karşılayan markalar, değişen şartlara ayak uydurup rekabette öne geçmiş oluyorlar.
Peki tüketici ne bekliyor? Tahmin etmesi zor değil. Gün geçtikçe bilinçlenen tüketiciler, şirketlerden hem çevreci hem de performanstan ödün vermeyen ürünler bekliyorlar. Bu nedenle sektörde, gelecekte değerini daha da fazla anlayacağımız, adını her yerde duyacağımız yeşil teknolojiye yönelim artıyor. Çevre teknolojisi (envirotech) veya temiz teknoloji (cleantech) olarak bilinen yeşil teknolojinin ortaya çıkışı, uluslararası sivil toplum ve araştırma örgütlerinin koyduğu kurallara dayanıyor. Amaç hiç şüphesiz ki bir ürünün enerji verimliliğini arttırırken tehlikeli madde salınımını en aza indirmek. Yeşil teknoloji, tüketicinin beklentisine bu bağlamda cevap buluyor.
Öyleyse perakende sektörü yeşil teknolojiyi ne gibi yollarla pratiğe döküyor ya da üretimlerine nasıl adapte ediyor? İşte bugün bu sorular, sektör oyuncularının ürettiği çevre dostu ürünlerle cevap buluyor. Şirketler sadece çevre dostu ürünleri piyasaya sürmek ile yetinmezken, ödeme sistemlerini de çevreci hâle getirmenin peşine düşüyorlar.
Çevre dostu ürünlerin özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
-Geri dönüştürülmüş materyalleri kullanan
-Doğal kaynaklarımızı koruyan
-İçerinde zehirli madde barındırmayan
-Üretimi esnasında çevreye zararı minimum olan
-Enerji ve su tasarrufu sağlayan
Peki doğa dostu ürünlere perakende özelinde nasıl örnekler verilebilir? Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), günlük hayatta faydalanılan alternatif ürünler üreterek çevresel kaygıları olan tüketicilere, bambu veya geri dönüştürülmüş materyal kullanılarak tasarlanan kulaklık, kalem, defter vb. ürünleri piyasaya sunuyor.
İkinci olarak, bir spor markası ve Parley For Ocean, 2015 yılında ortaklaşa başlattığı proje dahilinde 3D yazıcılarla okyanus atıklarından spor ayakkabısı üretiyor. Plastik atıklardan hazırlanan spor ayakkabılarıyla, suyun hepimizin yaşamı için önemine karşı farkındalık yaratmak amaçlanıyor. Projeye Birleşmiş Milletler de destek veriyor.
Dönüşümden ayakkabı temasında bir başka proje ise “Unifold”. Proje, kesilen ve katlanabilen tek parçalık geri dönüşümlü malzemenin baskı-kesme cihazı kullanılarak ayakkabı şekline getirilmesini esas alıyor.
Çevreci hassasiyet tekstil sektöründe de üretim süreçlerine dahil edilmiş durumda. Geri dönüşüm vurgusuyla Suzanne Lee’nin geliştirdiği proje, alışılmışın dışında malzemeleri tekstilin kullanımına açıyor. Lee; yeşil çay, şeker, bakteri ve mayadan giysi üretiyor. Bu malzemeleri kullanarak iki haftalık bir süreç sonunda “kumaş” yetiştirmeyi başaran Lee, materyali daha sonra bir kalıbın etrafına sararak şekillendiriyor. Bu doğal kumaş, bakteriler tarafından çözülebilir olma özelliğiyle, üretim sürecinin ardından beş yıl içinde çevresel bir zarar oluşturmadan ortadan kalkıyor.
Geri dönüşümlü ürünlerden söz ettik, peki yeşil teknoloji ödeme sistemlerinde tüketicinin karşısına nasıl çıkıyor? Buna cevaben; yeşil teknolojiyi ve teknolojinin ötesinde bir duyarlılığı hayata geçiren yerli bir banka, çevreci kredi kartı uygulaması geliştirerek, tüketicilerin hassasiyetine başarılı bir örnekle cevap veriyor. Bu kart, doğada diğer plastik kartlara oranla daha hızlı yok olurken, kartla yapılan alışverişlerde kazanılan puanın bir kısmı doğal hayata destek olmak için WWF’ye aktarılıyor.
Bu örnekler, çevreci anlayışın çok farklı dallarda ve yakın gelecekte yaşamın her alanında uygulanacağını gösteriyor. Doğanın ve dünyanın sunduğu kaynakların değerinin çok daha farkında olan üreticiler ve tüketiciler sürdürebilirliğin sağlanmasına şüphesiz büyük katkı sağlıyorlar.