Dünya Ekonomisi Robotlarla Büyüyor
Son teknolojik gelişmelerin ışığında söyleyebiliriz ki endüstriyel robotlar üretim sürecini daha önce hiç olmadığı kadar hızlı, ucuz ve akıllı hale getiriyor. Öyle ki robotların çok uzak olmayan bir gelecekte insanların işini elinden alacağına dair birçok şey duyuyor, okuyoruz.
Küresel ölçekte baktığımızda ise üretimden robot teknolojisi geliştiren start up’lara yapılan ciddi yatırımlara kadar farklı birçok alanda, yeni teknolojilerin geliştirilmesi için şirket bünyelerinde büyük kaynaklar ayrıldığına tanıklık ediyoruz.
Geliştirilmeye sürekli açık olmaları nedeniyle robotların insani olarak nitelendirebileceğimiz hafıza, his, el becerisi ve eğitilebilme gibi özelliklerini daha gelişmiş hale getirme çabası bu tatlı gerilimi daha da perçinliyor. Teknolojik ilerlemenin üretime sağlayacağı katkı düşünüldüğünde ise robotların her senaryoda ‘işimizi elimizden alacağı’ fikrinden uzaklaşıyoruz.
Öyle ki yeni nesil robotlar onları eğiten insanlarla “ortaklaşa” çalışarak üretim sürecini bir üst seviyeye çıkarabilme yeteneğine sahipler. Bu da insanlar ve robotlara dair yeni bir işgücünün ortaya çıktığını bizlere gösteriyor.
Bununla birlikte üretimde yükselen robot gücü sadece ürün sayısının artmasına neden olmuyor aynı zamanda şirketler ve ülkelerarası rekabetin artmasına ve boyut değiştirmesine de yol açıyor. Robotlar daha az maliyetli ve daha ulaşılabilir hale geldikçe, nispeten az üretim kapasitesine sahip şirketler de robotik teknolojinin verdiği güçle artık sektörlerindeki dev şirketlerle mücadele etme şansı elde edebilir hale geliyorlar. İşgücüne harcanan maliyetin düşmesi ise üretimin, insan kaynağı ve az maliyetli işgücünün daha fazla olduğu Çin ve Meksika gibi ülkelere tamamen devredilmemesi anlamına gelerek üretim süreçlerinin ülkelerin kendi sınırları içerisinde yapılanmasına ön ayak oluyor.
Endüstriyel anlamda robotların insansız fabrika oluşumlarıyla en yaygın olduğu sektörün otomotiv olduğu aşikar. Özellikle ağır yük kaldırma, kaynak, yapıştırma ve boyama gibi süreçleri hassas bir şekilde yerine getirmeleri nedeniyle uzunca bir süredir robot teknolojisinin belki de en tutkulu kullanıcıları otomobil üreticileri oldu. Ancak robotlar artık özellikle gıda, yaşam bilimleri gibi daha hassasiyet ve keskinlik gerektiren yeni endüstrilerde de kendilerine yeni iş alanları yaratıyor.
Özellikle;
- 7/24 çalışmaya programlanabilmeleri ile üretimi sürekli hale getirme imkanı vermeleri,
- Hammaddeden nihai ürün sürecine kadar üretimde verimliliği artırmaları,
- Zorlu fonksiyonlarda bile yüksek esneklik sağlayan parçalara sahip olmaları,
- Küçük işletmelerde bile uygun maliyet seçeneği sunması
robotları üretimde daha da vazgeçilmez hale getiriyor.
Robotların üretim sürecinde ki rolü sadece işgücü maliyetinin yüksek olduğu ABD ve Avrupa ülkelerinde değil, maliyetlerin görece düşük olduğu Çin gibi ülkelerde de artmış durumda. Uluslararası Robotik Federasyonu’nun yayınladığı rakamlara göre Çin %27’lik pazar payı ile
sektörde lider durumda. Küresel robot satışlarının %75’i ise sadece 5 ülke tarafından gerçekleşiyor. Bu ülkeleri sırasıyla pazar lideri olan Çin, Kore, Japonya, ABD ve Almanya olarak sıralayabiliriz. Bununla beraber Tayvan, Tayland, Hindistan, İtalya, Fransa ve İspanya da robot pazarında yükselen ülkeler arasında yer alıyorlar.
Tüm dünya 4.0 Sanayi Devrimi’ni tartışırken, Türkiye’nin şu an için endüstride 2.0-3.0 arasında bir yerde olduğu ileri sürülüyor. 3.0’dan 4.0’a geçmek için oluşturulan platformda, bu geçişle beraber yeni mesleklerin ortaya çıkacağı, vasıflı işçi ihtiyacının ise yüzde 6 oranında artacağı öngörülüyor.