Yürünebilir Kentler

Startseite Blog Yürünebilir Kentler
Blog-photo

Yürünebilir Kentler

Son zamanlarda kentsel tasarım tartışmalarının yapıldığı toplantıların ve geleceğin kentlerinin tartışıldığı online açık forumların öncelikli konusu kentlerin yürünebilirliği. Bir başka deyişle kentlerin yürünebilir (walkability) özelliklere sahip olması… Bu durum kent sosyologları tarafından genellikle yoğun iş temposu içinde çalışan bireylerin dışarıda geçirdikleri süreden maksimum verim ve keyif almak istemeleriyle açıklanıyor.

Peki, bu kadar güncel bir konu haline gelen ve yeni nesil kent tasarımlarında önem teşkil eden yürünebilirlik aslında ne anlama geliyor? Daha da önemlisi kente ve sokaklarında yaşayan bireylere nasıl özgürlükler sunuyor?

Bir kentin yürünebilir olması, kent nüfusuna “yürüyebilme” imkânı sunmaktan veya basit bir kaldırım altyapısıyla çözülebilecek bir yatırımdan çok daha fazlasını gerektiriyor. Bir kenti yürünebilir kılan nedir sorusuyla hareket eden Amerikan Kentsel Tasarım Derneği, 2016 yılında yaptığı araştırma sonucunda, yürünebilirlik konusunda en iyi skoru alan şehirlerin ortak özelliklerini gözlemleyerek, kentleri yürünebilir kılmak isteyenler için atılması gereken adımları belirledi. Derneğin 3P Kuralı olarak adlandırdığı prensipler, bir kentin yürünebilirliğini ölçmek için üç ana eksende beliriyor: Fiziksel Erişim ve Altyapı (Physical Access & Infrastructure), Gidilebilecek Mekanlar (Places to go) ve Merkeze Yakınlık (Proximity to the centre)

Fiziksel Erişim ve Altyapı

Kent tasarımlarını ya da yeniden geliştirilen yaşam alanlarını “yürünebilir” kılmak için çok basit bir gerçeği hatırlamak yeterli: İnsanlar fiziksel olarak hareket etmeyi sever. Bu bağlamda hiç şüphesiz ki, bir şehrin yürünebilir olmasının ilk koşulu fiziksel altyapının yeterli olması. Araç trafiğinin ve adedinin gün geçtikçe artarak kent hayatına ve çevreye zarar verdiği, hatta hayati tehlikelere yol açtığı bir çağda, yayalar için geliştirilen altyapı çözümlerinin artırılması, hem daha güvenli hem de daha sağlıklı bir kent için olmazsa olmazlar arasında. Yayaları olabildiğince yer üstünde tutan geçitlerin yapılması (üst ve alt geçitler yürünebilirliği negatif etkileyen çözümlerdir), engellilerin kullanımına uygun çözümleri her ortamda sağlaması, toplu ulaşım araçlarının yoğun geçtiği lokasyonların meydanlaştırılması, yayalara sunulabilecek öncelikli altyapı yatırımlarının başında geliyor.

Gidilebilecek Mekanlar

Gerekli altyapı yatırımlarının yapıldığı ve fiziksel altyapı eksikliklerinden dolayı yayaların hareket edememe sorununun aşıldığını varsaydığımızda, karşımıza çıkan ve yürünebilirliği etkileyen bir diğer faktör ise yürümek isteyen kentlilerin yürüme mesafeleri içinde gidilebilecek mekanların olması…  Bir diğer deyişle günlük ve haftalık ihtiyaçlarının en azından bir kısmını yerine getirme fırsatı tanıyacak kadar çeşitlilik sağlayan mekanların kent içinde mantıklı bir dağılım göstermesi, kentin yürünebilirliğini pozitif anlamda etkileyen kalemlerden.

 

Ofis alanlarıyla konut alanlarının birbirinden kopuk lokasyonlarda olmaması, ilk ve orta okullarla liselerin konut alanları içinde konumlandırılması, cafe’lerden restoranlara küçük esnaf tarafından işletilen mekanların mahalle sakinlerinin gidebileceği yakınlıktaki sokak ve caddelerde bulunması, park ve bahçe gibi yeşil alanların mahallelerde yaygınlaşması, otobüs, metro ve demiryolu gibi alternatif ulaşım yollarının konut ve ofis alanlarını birleştirmesi, bir kentin yürünebilirliğini belirleyen ve arttıran, yayalara yürümek için bir neden sunan en önemli ikinci faktör.

Merkeze Yakınlık

Bir kentin yürünebilirliğini belirleyen üçüncü faktör ise doğrudan kişilerin yaşam alanlarının ne kadar şehrin merkezi içinde olduğu olarak sıralanabilir. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde kaçınılmaz olarak çoğu yeni konut projesinin kentin dış çeperlerinde toparlanması, yeni yerleşim alanlarını kentin merkezinden kopararak uydu kentlerin oluşmasına neden oldu. Yürünebilirliğin en önemli faktörlerinden biri olan konutların kent merkezine yakın olması ise bu bağlamda bir çok büyük şehir için imkansız hale geldi.

Karşılaşılan bu sorunu aşmak ve yürünebilirliği arttırmak, kentin merkezinden uzaklık problemini çözmek adına atılabilecek adımlar yine de mevcut. Avrupa’da bir çok örnekte gözlemlenebileceği gibi birden fazla kent merkezi içeren kent tasarımlarının hayata geçirilmesi, resmi kurumların kentin çeşitli lokasyonlarında hizmet binaları açması, kanser, çocuk, kemik gibi özel branşlara yoğunlaşmış sağlık kurumlarının kent içinde daha dağınık hale getirilmesi, yerel otoritelerin yetki alanlarının genişletilerek idari süreçlerin belediye sınırlarında ilerletilmesi gibi adımlar, büyük kentlerde gözlemlenen merkeze uzaklık sorununu çözerek, çok merkezli kent yapılanmasıyla kentlerde yürünebilirliği mümkün kılan kalemlerden.

Yukarıda sıralanan bu üç ana prensip takip edilerek, kentlerin yürünebilirliğinin arttırılması  hiç şüphesiz ki, büyük kentlerde yaşayanların daimi şikayet konularından bir çoğuna cevap oluyor. Daha yürünebilir kentlerin geliştirilmesi ile, büyük şehirlerin ana problemi olan trafik sorunundan kısmen kurtulmak mümkün iken, insanların fiziksel olarak hareket etmesiyle kent nüfus sağlığında yaşanacak olumlu yöndeki değişiklikler, sokak kültüründe yaşanacak zenginleşmeler, hem turistlerin hem de kentlilerin vakit geçirebileceği yerleşkeler akla gelen ilk pozitif katkılardan.  Tüm bu sıralanan pozitif değişikliklere ve daha da fazlasına kapı aralayan kentlerin yürünebilirliği,  kentin sokaklarıyla iç içe yaşamak isteyenlerin ve doğal olarak kentsel tasarım uzmanlarının ajandalarının ilk sırasında yer alıyor.

Sorulacak sorulardan biri belki de bu prensiplerin bir şehre ne kadar uygulanıp uygulanamayacağı. Bu noktada, Avrupa kentlerinde yürünebilirliği mümkün kılmak için geliştirilen projelerin varlığından bahsetmek bir hayli mümkün. Aşağıdaki videoda, kıtanın en turistik lokasyonlarından biri olan ve her yıl 10 milyonu aşkın turisti ağırlayan Barselona’da hayata geçirilen projenin detaylarına ulaşabilirsiniz. Kent’in kendine öz bloklu mimarisini kullanarak kent içinde küçük meydanlar yaratmayı, böylece hem ticareti, hem de turizmi iyileştirmeyi hedefleyen proje kapsamında, araç trafiğinin dolaylı olarak azalacağı planlanarak kentte zaman zaman yaşanan hava kirliliği problemi de çözümlenmeye çalışılıyor.

 


Teilen

Andere Blogbeiträge

Blog-photo
İlham Verici ve Verimli Bir Çalışma Alanı Yaratmak İçin 7 Adım

Günümüzün dinamik iş ortamında, ilham verici ve verimli bir çalışma alanı yaratmak, üretkenlik ve çalışan memnuniyeti açısından kritik öneme sahiptir. İşte kültürel farklılıklar, iş yeri stratejisi, ç...

Weiterlesen

Blog-photo
Expo Real 2024 : Avrupa Gayrimenkul Sektöründe Dipten Dönüş Sinyalleri

Kısa bir süre önce Münih'te düzenlenen Avrupa’nın en büyük gayrimenkul ve yatırım fuarı Expo Real 2024’te, Avrupa gayrimenkul sektörünün mevcut durumuyla ilgili önemli gelişmeleri yakından gözlemleme ...

Weiterlesen

Blog-photo
Paylaşmak Önemsemektir: İkinci El Perakendenin Yükselişi

'Eskiye' dönüşün gayrimenkul üzerinde yarattığı etkinin bir analizi İkinci el alışverişin son yıllarda giderek daha popüler hale gelmesi, yeni iş türlerinin ve işletme modellerinin ortaya çıkmasına ne...

Weiterlesen

Blog-photo
MIPIM'den Geriye Kalanlar

Tüm dünyanın ilgiyle takip ettiği en büyük gayrimenkul etkinliklerinden olan MIPIM 2024; 12 – 15 Mart tarihleri arasında Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlendi. Programın açılışını eski Finlandiya Başb...

Weiterlesen

Blog-photo
Depo Alanı Yer Seçiminde Dikkate Alınması Gereken Kriterler

Depo seçimi, bir işletmenin başarısını ve sürdürülebilirliğini etkileyen kritik bir karardır. Yeni bir tesis veya depo için yer seçimi ise sadece fiziksel alanın belirlenmesi değil, aynı zamanda opera...

Weiterlesen

Blog-photo
Gayrimenkul ve Tokenizasyon

Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde teknolojik olarak olgunlaşan ve kamu nezdinde de gerekli bilinirlik ve güven ortamını sağlamayı başaran blokzincir teknolojileri, her sektörde olduğu gibi gayrimenkul ...

Weiterlesen

ARADIĞINIZI BULAMIYOR MUSUNUZ?

Uzmanlarımızdan biriyle iletişime geçin.